10 Mart 2010 Çarşamba

Görünen Yüz İle Yaşanan Hayatta Aydınlar ve Manşetler

Aydın, ülkenin gittiği istikameti resmeder ve gitmesi gereken istikameti belirler, bu yüzden de muhaliftir. Gündemlerden daima bir adım önde olmak zorundadır. Ne zaman gündem ile Aydınlarımız aynı yerde, o zaman vay halimize. İşte o zaman fikir tutulması, hattâ geriye gidiş başlayacaktır. Gündem aydınlarımızı asla yakalayamamalıdır.

Gündem, basın yayın organlarında öne çıkan haberlerle oluşturulur. Bu günlerde öne çıkan gündem maddeleri ise Ergenekon, Balyoz darbe planı, asker-hükümet gerginliği, vs. Her yeni gün, bu konularda yaşanan yeni gelişmelere gebe. Şaşkınlıkla yapılacak fiilleri kamufle edebilmek için senaryo deyip darbe planı yapmak, irtica iç tehtit deyip darbe yapmak, darbe deyip banka soymak, vs. uygulamaların ayrıntılarını öğreniyor ve son dakika gelişmeleri kaçırmıyoruz.

Aydınlarımız, basın yayın organlarında öne çıkan bu haberleri yıllardan beri söylüyor ve yazıyordu, sonra da beklediği destekten daha çok mahkeme salonlarına davetiye alıyordu. Şimdi ise bazı aydınlarımız bir zamanlar bedelleri göze alarak konuştukları meselelerde en çok söz söyleme-yazma benim hakkım vehmi ile aynı konuları tekrar tekrar yazma ve söyleme yarışına girmişler sanki.

Bir kere girerseniz kaynayan kazana yanarsınız tabii, girdaba kapıldınız mı dönersiniz tabii, akıntıya kapıldınız mı sürüklenirsiniz tabii. Kör olmuşsunuzdur, artık sürüklenişinizden başka bir şeyleri görmezsiniz. İşte o zaman muhalifliğinizi de ülkenin gitmesi gereken istikameti belirlemeyi de, aydınlığınızı da yok edersiniz. Bir hiç olursunuz.

Gündemin belirlenmesinden söz etmiyorum gündeme kurban edilen dimağlarımızı eleştiriyorum. Aydınlarımızın bu ülkeye yeni ufuklar açması, başka var olan sorunları da gündemlerine alması her şeye rağmen muhalif duruşunu koruması gerekir.

Gündem konuları kesinlikle es geçilecek türden şeyler değildir. Türkiye bu gündemi sağlıklı ele alır çözüme kavuşturursa sivilleşme ve demokratikleşmesini kaliteli hale getirecektir. Ama aydınlarımızın habercilikten aydın olmayı ayırt etmeleri gerekir. Özellikle gazetelerde köşe sahibi aydınların böyle bir handikapları var. Unutulmamalıdır ki sadece gündemi yazmak kendilerini gazeteci veya haberci yapar ama aydınlıktan alı kor ve kalitelerini yok eder.

Görünen yüz ve yaşanan hayatı gündem ile perdelemek sadece darbecilerin işi değil. Siyasete giren ve topluma hitap eden her sektörden her kurumun ve herkesin bu acımasız hastalığa yakalandığı bir vakıadır. Bu hastalığın teşhisi ve tedavisi aydınlarımızın elindedir. Gündem konuları başka sorunlarımızın tedavi edilemez boyutlara gelmesini kamufle etmekte ise bu sorunların aydınlarımız tarafından ele alınması kaçınılmaz olmak zorundadır.

Gündemin kamufle ettiği ve bu ülke insanın canını acıtan terör ve Kürt sorunu, ifade hürriyeti, din-vicdan özgürlüğü, açılımın devamını bekleyen Kürt, Alevi sorunları, gayri Müslimlerin sorunları, Müslüman Sünnilerin din özgürlüğü sorunları, yarım kalan demokratik açılım konularının aydınlarımız tarafından ele alınması dünden daha çok bugün ihtiyaç duyduğumuz konulardır. Ayrıca özelleştirmeler ile ortaya çıkan işsizlik, yolsuzluk konularında, sağlık sektöründeki muayene paraları ve sigortalının bile pahalı muayenesi, gıda fiyatlarındaki artış vb. konularda hayatın ve sosyal sivil yaşamın sorunlarını aydınlarımız ele almalı, yanlış ve doğru uygulamaları ifşa etmeli, yarınlarımızda uygulanacak çözüm önerileri ile yarının gündemlerini bu günden aydınlarımız yazmalı ve söylemeli.

Güzel bir gelecek için Aydın’larımıza ve Aydınlığımıza sahip çıkalım.



Bayram AKÇAY/10.03.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder