27 Mart 2009 Cuma

Sandık Kurulu Üyeleri DİKKAT!!

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 19.03.2009 tarih 2009/8 sayılı genelgeyle sandık kurullarını “kamusal alan” ilan ederek ve sandık kurulu üyelerinin “hizmet veren” konumunda olduğunu belirterek kurul üyelerinin başı örtülü olarak görev yapamayacaklarına hükmetmiştir.YSK bu kararını herhangi bir yasal düzenlemeye dayandıramadığı için 2007 yılında verdiği münferit bir karara bağlamıştır. Başörtüsü yasağını düzenleyen herhangi bir yasal metin bulunmadığından YSK önce karar alıp, sonra bu karara istinaden genelge yayınlamaktadır. Kurul’un bu kararı seçimin sıhhatli bir şekilde yapılmasından ziyade, ideolojik bir bakış açısının bütün Türkiye’ye dayatılması şeklinde yorumlanmaktadır.Yüksek Seçim Kurulu’nun genelgesi hukuka uygun olmadığı gibi 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’a da aykırıdır. Bu kanunun 11, 14, 21, 22, 23, 24 ve 25. maddelerinde yer alan “Sandık Kurullarının Kurulması, Sandık Kurulu Başkanı Seçilmesi, Sandık Kurulu Üyeliklerinin Belirlenmesi, Sandık Kurullarının Görev Süresi ve Adaylar ve Müşahitlerin Belirlenmesi” maddeleri incelendiğinde de görülecektir ki ne müşahit veya üyelerin ne de sandık kurulu başkanları ile üyelerinin seçilmesinde kılık kıyafet şartı aranmaktadır. Üstelik aynı kanunun 26. maddesinde Sandık Kurullarında Görev Alamayacaklar belirtilmiştir. Orada aranan en temel kriter de siyasi partilere üye olamayacak durumda bulunanların sandık kurullarında görev alamayacağı hususudur. Başı örtülü olmanın siyasi partiye üye olmaya engel bir hali olmadığına göre başörtülü kişilerin sandık başlarında görev almalarında da hiçbir engel bulunmamaktadır.Bununla birlikte seçim takvimine göre sandık kurulları listeleri 26.02.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Hukuksuz olsa bile YSK listeler kesinleşmeden önce bu genelgeyi yayınlamış olsa idi, siyasi partiler yeni bir düzenleme yapma hakkına sahip olacaklardı. Oysa YSK seçime on gün kala genelge yayınlayarak seçimler üzerinde soru işaretleri oluşturmuştur. YSK listeler kesinleştikten sonra sandık kurulu listelerinin oluşturulmasına ilişkin genelge yayınlayamaz, yayınladığı genelge ile 298 sayılı kanunun 26. maddesinde belirtilen sandık kurulunda görev alamayacak olanlara ilaveler yapamaz.Ayrıca yine 298 sayılı yasanın 82/1. maddesinde sandık kurulu başkanının yetkileri sayılmıştır. Buna göre; “Sandık alanında, seçmenin oyunu tam bir serbestlikle ve gizli şekilde kullanmasına veya sandık kurulunun görevini yapmasına engel olmaya kalkışanlara yahut da oy verme işinin yolunda gitmesini aksatanlarla, sandık başı işlemlerinin düzenini bozmaya yeltenenleri başkan uyarır. Bu uyarmayı dinlemeyenleri sandık alanından dışarı çıkartabilir. Bu kimse sandık kurulu üyesi ise, ancak kurul kararı ile çıkartılabilir.” Başı örtülü sandık kurulu üyesinin dışarı çıkartılabilmesi için kanunda açıkça yazılı olduğu üzere kurul kararı gerekmektedir. Bu nedenlerle; 29 Mart sabahı sandık kurullarına giden başı örtülü üyeler şu hususlara dikkat etmelidir.a. YSK’nun genelgesi hiçbir hukuki ve yasal düzenlemeye dayanmamaktadır. Anayasanın amir hükümleri gereğince temel hak ve hürriyetler demokratik bir düzende ancak ve ancak kanunla sınırlandırılabilir. Kanun yapma ve dolayısıyla temel hakların usulüne uygun olarak sınırlandırılması ise yasamaya yani TBMM’ye ait olup yasama dışında herhangi bir kişi, kurum veya kuruluşa bırakılmamıştır. Kanun dışı bu sınırlama anayasanın amir hükmünü ihlal oluşturmaktadır.b. Sandık başkanı veya kurul üyelerinden birinin başı örtülü üyelerin görev yapmalarını engelleyebilmesi için kurul kararı alması gerekmektedir.c. Anayasanın 137. maddesi suç teşkil eden hiçbir emrin yerine getirilemeyeceğine ve emri yerine getirenin sorumluluktan kurtulamayacağına hükmetmektedir. Sandık kurullarında bu hükme dikkat çekilmeli ve sandık kurulu başkanı ve üyelerinin bu madde hükmüne göre suç işledikleri ve yargı önünde hesap verecekleri hatırlatılmalıdır. Bu nedenle:ç. Sandık Kurulu başkanı ve üyeleri, hukuksuzluğu uygulama hususunda ısrarcı olur da başı örtülü üyenin sandık kurulu üyeliğini engellerse ekte bulunan tutanak tutulmalı ve şahitlerle birlikte imza altına alınmalıdır. Ayrıca hem sandık kurulu başkanına hem de diğer sandık kurulu üyelerine yaptıklarının suç olduğu hatırlatılarak haklarında suç duyurusunda bulunulacağı hatırlatılmalıdır.d. Tutulan bu tutanak ile seçim gününü takiben sandık kurulu başkanı ve üyeleri hakkında savcılıklara suç duyurusunda bulunulmalıdır. Ayrıca bu tutanaklar iç hukuk yolları tüketildikten sonra AİHM’de seçimlerin iptaline kadar gidecek bir sürecin parçası da olabilecektir.e. Mazlumder Ankara Şubesi 29 Mart günü 07:00- 19:00 saatleri arasında sandık kurullarında haksızlığa uğrayan sandık kurulu üyelerine hukuki destek sağlayacak ve tespit çalışması yaparak, bu haksızlığa sebep olanlar hakkında suç duyurularında bulunacaktır.—Hukuki yardım için başvuru telefonumuz: 0 312 435 77 95—Soru ve yardım için elektronik posta adresimiz: ankaramazlumder@gmail.comYSK; ideolojik bir yaklaşımla hazırlandığı intibaı oluşturan bu genelgeden geri adım atarak seçimlerin yurt sathında sorunsuz olarak yapılmasını ve seçimler üzerinde şaibe oluşturulmamasını tesis edebilir. Aksi halde oluşabilecek her tatsızlıktan Yüksek Seçim Kurulu bizzat sorumlu olacaktır.
26.03.2009
Üstün BOL
Ankara Şube Başkanı









------------------------------------------------------------------

Başı Kapalıya,Sandık Başı da Kapalı!

Yüksek Seçim Kurulu T.C. kimlik numarası skandalından sonra ikinci bir skandala imza atarak; sandık kurullarının kamusal alan olduğu ve sandık kurullarında görev alanların “hizmet veren” konumunda bulunduklarına hükmetmiştir. 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanuna dayalı olarak YSK tarafından 19.03.2009 tarihli 2009/8 sayılı genelge yayınlanmıştır. Bu genelgede YSK nın 29.05.2008 tarihli kararına atıf yapılarak "siyasi partiler tarafından sandık kurullarına üye olarak bildirilen görevlilerin; sandık alanının kamusal alan olması ve sandık kurullarında görev alanların da hizmet veren konumunda bulunmaları nedeniyle, sınırları yasalarla ve yargı kararlarıyla çizilmiş bulunan kılık ve kıyafet ölçülerine, hizmet verme süresince uymaları zorunluluktur. " denilmektedir.YSK 2007 yılında yapılan referandumda başörtülü olarak sandık kurulu üyeliği yapan bir kurul üyesine yapılan itirazı incelemiş ve itirazı kabul etmiştir. YSK hem verdiği kararda hem yayınladığı genelgede hukuki değil tamamen keyfi hareket etmektedir. Çünkü seçimlere ilişkin en temel yasa olan 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda veya seçimlere ilişkin diğer hiçbir kanunda hatta ülkede meri bulunan hiçbir mevzuatta başörtüsü yasak edilmemiştir. Aynı yasanın 21, 22, 23, 24 ve 25. maddelerinde yer alan “Sandık Kurullarının Kurulması, Sandık Kurulu Başkanı Seçilmesi, Sandık Kurulu Üyeliklerinin Belirlenmesi, Sandık Kurullarının Görev Süresi ve Adaylar ve Müşahitlerin Belirlenmesi” maddeleri incelendiğinde de görülecektir ki ne müşahit veya üyelerin ne de sandık kurulu başkanları ile üyelerinin seçilmesinde kılık kıyafet şartı aranmaktadır. Üstelik aynı kanunun 26. maddesinde Sandık Kurullarında Görev Alamayacaklar belirtilmiştir. Orada aranan en temel kriter de siyasi partilere üye olamayacak durumda bulunanların sandık kurullarında görev alamayacağı hususudur. Başı örtülü olmanın siyasi partiye üye olmaya engel bir hali olmadığına göre sandık başlarında görev almalarında da hiçbir engel bulunmamaktadır. Kılık kıyafet özgürlüğü temel hak ve hürriyetlerdendir. Temel hak ve hürriyetlerin de ancak kanunla sınırlanabileceği anayasa hükmüdür. Buna rağmen YSK suç işleyerek çıkarmış olduğu genelge ile insanların en temel haklarından olan kılık kıyafet özgürlüğünü sınırlamaktadır29 Mart ta yapılacak olan yerel seçimlere 10 gün kala 19 Mart ta yayınlanan bu genelge ile amaçlanan başörtülü kadının elinden seçme ve seçilme hakkını almak olduğu kadar kullanmış oldukları oyların takipçiliğini yapmalarını da engellemektir. Daha bir hafta önce YSK tarafından TC Kimlik Numarası olmadan oy kullanılamayacağının bildirilmesinden sonra TBMM de bulunan tüm siyasi partiler hep bir ağızdan bunun yanlış olduğunu söylemiş ve tepki göstermiştir. Ancak, aynı siyasi partilerin insanların en temel haklarından birinin gaspı olan bu genelgeye tepki göstermemesi anlaşılır gibi değildir.Hiç kimse kaynağını hukuktan almadığı bir yetkiyi kullanamaz. Hiçbir yasal ve hukuki dayanağı olmayan "hizmet alan-hizmet veren” ayrımı yaparak, din ve vicdan özgürlüğü, seçme ve seçilme özgürlüğü ve çalışma hakkı gibi temel hakların ihlal edilmesi kabul edilemez. YSK tarafından militarist bir girişim içinde bulunularak yapılan ve hiçbir hukuki alt yapısı bulunmadan yayınlanan genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a müracaat edeceğiz. Mazlumder Ankara şubesi 29 Mart günü sandık kurullarında başörtülülere yönelik işlenebilecek hak ihlallerine karşı hukuki yardım yapabilmek için açık olacaktır. Kurul üyeleri telefonla hukuki yardım alabilecekleri gibi, başı örtülü olarak görev yapmalarının engellenmesi durumunda olay anında tutanakla durumu tespit edip, sandık kurulu başkanı, üyeleri ve YSK başkanı hakkında dava açabileceklerdir.
26.03.2009
MAZLUMDER Ankara Şubesi


------------------------------------------------------------------

Darbeci NTV...

NTV’de 18.03.2009 tarihinde yayınlanan “Seçim Otobüsü” programında alenen darbe çağrısı yapılmıştır. Seçimin nabzını tutmak adına belediye otobüsü kılıfına sokulmuş program aracında provakatif yayınlar yapılmaktadır.Çoğunluğu öğrencilerden oluşan, hayat ve yakın siyasi tarih bilgilerinin zayıf olduğu gözlenen kişilerin “Dini siyasete alet ettiler, bu parti kapatılsın”, “Ben darbe taraftarıyım, birçok şeyin resetlenmesi lazım, darbeyle birçok kişiye gözdağı verilmesi lazım”, “Bu ülkeyi koruyacak tek asker artık”, “Olabilecek tek doğru şey askerin gelmesi”, “En doğrusu askeriyenin gelmesi” şeklindeki sözleri internet kayıtlarında açıkça görülmektedir.Daha vahim olan ise ilgili televizyon programının canlı yayın değil, bant yayını olmasıdır. Yani televizyonun yayın yönetmeni ve ilgili müdürleri darbe çağrılarını yayınlamama imkanına sahip oldukları halde bilinçli bir şekilde darbe çığırtkanlığı yapmıştır. “Canlı yayın kazası” denilerek geçiştirilemeyecek ve “özür dileriz” ile kapatılamayacak olan bu ayıp, televizyonculuk tarihinin kara sayfalarına eklenmiş ve sorumluları da “darbeci” sıfatını hakkıyla üstlenmişlerdir.Darbe yapmak ne kadar suç ise darbe çağrısı yapmak, darbeyi savunmak, darbe ile ilgili imada bulunmak da suçtur. Türkiye bir hukuk devleti ise darbe çağrısı yapan ve darbe çağrısının yapılmasına zemin oluşturanlar hakkında yargı organları ve RTÜK gerekli işlemleri başlatmalıdır.NTV’nin sahibi ve yöneticileri darbe çığırtkanlığını silik bir “özür”le geçiştiremez. Darbe yanlısı olmadıklarını söz konusu eylemin sahipleri / sorumluları hakkında gerekli müeyyideyi uygulayarak ispat edebilirler. Aksi halde NTV tarih ve sivil toplum önünde “darbe yanlısı”, antidemokratik bir düzen ve militer faşizm arzulayan bir kurum olarak anılacaktır.Bu nedenle NTV yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunuyor, savcıları göreve davet ediyoruz.Yapılan yayınlar aynı zamanda RTÜK kanununa aykırı olduğundan adı anılan televizyon kanalı hakkında cezai işlemlerin başlatılması amacıyla bugün RTÜK nezdinde de gerekli girişimlerde bulunuyoruz.

20.03.2008
Üstün BOL
MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı


------------------------------------------------------------------



RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU BAŞKANLIĞI’NA



ANKARA



MÜŞTEKİ : İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma DerneğiAnkara Şubesi Adına Üstün BOL
ŞİKAYET OLUNAN : NTV Televizyon Kanalı
ŞİKAYET SEBEPLERİ:1. 18.03.2009 tarihinde saat 12.00-13.00 arasında NTV adlı televizyon kanalında yayınlanan “Seçim Otobüsü” adlı programda TCK’nun 309, 311, 312 ve 319. maddelerine aykırılık teşkil edecek şekilde sözler söylenmiştir. Program sunucusunun görüşlerini almak için mikrofon uzattığı şahıslardan üç tanesi aynen “Ben darbe taraftarıyım”, “Darbe ile tamamen gözdağı olması lazım”, “Bu ülkeyi koruyacak tek kişi asker”, “En doğrusu askerin gelmesi geriye bile gitsek en mantıklısı bu” şeklinde sözler söylemişlerdir.2. Bu sözler canlı yayınlanan bir programda söylenmiş olsaydı canlı yayın kazası şeklinde düşünülebilirdi. Ancak NTV Televizyonu yetkilileri yapılan bu programı banttan vermişlerdir. Yani herhangi bir kaza falan değil ortada kasten yapılan bir yayın vardır. NTV Televizyonu yetkilileri içeriği suç teşkil eden bir yayını kasten yayınlayarak suça ortak olmuşlardır.3. 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Yayın İlkeleri Başlıklı 4. Maddesinde yayınların hukukun üstünlüğüne, Anayasanın genel ilkelerine.... uygun olarak yapılacağı belirtilmiştir. Oysa NTV adlı televizyonun yetkilileri Anayasanın 6. Maddesinde yerini bulan “egemenliğin millete ait olduğu” hükmünü, yine 7. Maddesinde yer alan “Yasama yetkisi TBMM ye aittir, başkasına devredilemez” hükmünü ve 8. Maddesinde yer alan “Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna aittir” hükmünü ihlal ederek hem egemenliğin hem de yasama ve yürütme yetkisinin askerler tarafından yerine getirilmesini yani millet tarafından işbaşına getirilen meclisin ve hükümetin yerine silahlı bir askeri darbe yapılarak askerlerin getirilmesi gerektiğini dile getirmiş olmaktadırlar.4. RTÜK yasasının 34. Maddesine göre Anayasanın koyduğu genel ilkelere ve TCK ya göre açıkça suç teşkil eden yayınları yapanların cezalandırılması gerektiğini belirtmektedir. Bu nedenlerle de NTV adlı televizyon yetkilileri hakkında gerekli cezai işlemlerin yapılması amacıyla işbu şikayet dilekçesini yapma gereği hasıl olmuştur.
SONUÇ : Yukarıdan beri izah ettiğimiz nedenlerle; NTV Televizyonu yetkililerinin Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 4. Ve 34. Maddesi ile TCK nun 309,311,312 ve 319. Maddelerine aykırı yayınlarından dolayı cezalandırılmasını talep ediyoruz.
20.03.2009
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçinDayanışma Derneği (MAZLUMDER)
Ankara Şubesi Başkanı
Üstün BOL

------------------------------------------------------------------

NTV Suç Duyurusu


ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
MÜŞTEKİ :İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışa Derneği Ankara Şubesi adına Başkan Yardımcısı Av.Celal KARA
ŞÜPHELİLER : 1 – Ferit F. ŞAHENK – Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı2 - Erman YERDELEN – Doğuş Holding Medya Grubu Başkanı3 – NTV Televizyonu Yetkilileri4 – Seçim Otobüsü Programının Yapımcısı ve sunucuları.5 – Programda konuşma yapan ancak isimleri tarafımızca bilinmeyen üç kişi.SUÇLAR : 1- Anayasayı İhlal (TCK m.309) 2- Yasama organına karşı suç (TCK m.311)3- Hükümete karşı suç (TCK m.312)4 – Askerleri itaatsizliğe teşvik (TCK m.319)
OLAYLAR :1- Ulusal ve uluslar arası yayın yapan NTV adlı televizyon kuruluşunun 18 Mart 2009 tarihinde saat 12.00-13.00 arasında yayınlanan “Seçim Otobüsü” aldı programında üç kişinin “darbe çağrısı” yayınlanmıştır.2- NTV’nin yerel seçimin nabzını tutmak için yayına soktuğu “Seçim Otobüsü” adlı programın dün yayımlanan bölümünde darbe çağrısı yapılmış ve askerler açıkça kanunlara itaatsizliğe çağrılmış ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile TBMM ye elkonulması talebinde bulunulmuştur. Program canlı yayınlanmamasına rağmen NTV Televizyonu yetkilileri de bu talepleri tüm izleyenlerine duyurma yolunu seçmiştir.3- Programa katılan üç kişiden biri olan erken şahıs aynen “Ben darbe taraftarıyım, Darbe ile tamamen gözdağı verilmesi lazım, bu ülkeyi koruyacak tek kişi askerdir....” şeklinde beyanlarda bulunmuştur. BU şahsın yapmış olduğu beyanatların tamamı suç teşkil etmektedir. Yargilanip cezalandirilmasi gerekmektedir. Yine programa katılan ancak isimleri bildirilmeyen diğer şahıslarda aynen “Darbe yapılması gerek.En doğrusu askerin gelmesi, geriye bile gitsek en mantıklısı bu...” şeklinde konuşmuşlardır. Her üç şahsın söylemiş olduğu sözler ile Askerleri itaatsizliğe sevkederek millet tarafından seçilen TBMM nin ve hükümetin etkisizleştirilmesi talep edilmekte ve Anayasanın ihlal edilmesi istenmektedir.4- Türk Ceza Kanunun 309. maddesi “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü.... düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar ” şeklindedir. Yine Türk Ceza Kanunun 311. maddesi, yasama organına karşı suç başlığında “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini...nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler …. cezalandırılırlar.” şeklindedir. Yine Türk Ceza kanunun 312. maddesi “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ….verilir.” Şüpheliler, Anayasa’da; Egemenliğin kullanılmasının hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı hususu ve hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı hükmüne karşı çıkarak askerlerin darbe yapmasını ve TBMM yi ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırıarak askerlerin yönetime gelmesini talep ettiklerinden suç işlemişlerdir.5- Aynı şekilde yukarıda belirtilen ve suç teşkil eden söylemleri dile getiren şahısların bu şekilde beyanlarda bulunmasına sebep olan ve onların bu beyanlarını övücü biçimde yayın gerçekleştiren NTV Televizyonu sahipleri ile yayıncı ve yapımcıları da bu suçlara ortak olmuşlardır.6- NTV Televizyonu sahipleri, yayıncı ve yapımcıları bu suçları kendileri de işlemiş olmaktadırlar. Çünkü yapılan yayın canlı da değildir. Kendileri tarafından önceden çekilen bu yayını 18.03.2009 tarihinde banttan yayınlayarak bilerek ve kasten suça ortak olmuşlardır. Suçu ve suçluları övücü yayın yapmışlardır. Övücü diyoruz çünkü olay bir canlı yayın kazası şeklinde olmamıştır. Yapılan yayın banttan verilmiştir. Yani NTV Televizyonu sahipleri ile yayın ve yapımcılarının suç teşkil eden bu söylemleri bilerek ve isteyerek kasten yayınlamışlardır. Bu nedenlerle NTV Televizyonu sahipleri ve yayın ve yapımcıları da yukarıda belirtilen suçlardan dolayı yargılanmak ve cezalandırılmak zorundadırlar.7- Tüm bu izahlarımız sonucunda şüpheliler kısmında belirttiğimiz ve sayın savcılığınızca yapılacak araştırmalar neticesinde belirlenecek diğer şüpheliler hakkında işbu şikayeti yapma zarureti hasıl olmuştur.
SONUÇ VE İSTEK : Yukarıdan beri izah ettiğimiz sebeplerden dolayı; Şüpheliler hakkında askerleri itaatsizliğe teşvik ederek T.C.Hükümetini ve TBMM ni ortadan kaldırmaya yönelik çaba içinde bulunmaları ve savcılığınızca değerlendirilecek diğer cezai hususlar yönünden gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılması ve cezalandırılmalarını talep ederim.
20.03.2009
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçinDayanışma Derneği Ankara Şubesi Başkan Yardımcısı
Av. Celal KARA
------------------------------------------------------------------